direndim, çabaladım ama yine aynı noktadayım.
ah! nasıl aynı? bir şey değişti. kendimden korkuyordum, değişikliğe gelemem diye, kendimi bastırdım. sanki bir şey değişmemiş gibi, ama ilerde de görmeyiz umarım.
hem değişsin hem değişmesin istiyorsun!
direndim, çabaladım ama yine aynı noktadayım.
ah! nasıl aynı? bir şey değişti. kendimden korkuyordum, değişikliğe gelemem diye, kendimi bastırdım. sanki bir şey değişmemiş gibi, ama ilerde de görmeyiz umarım.
hem değişsin hem değişmesin istiyorsun!
Mide bulantım ortada bir sebep olmamasına rağmen geçmiyor. Artık pilim bitti. Sürekli doldurduğum zamandan da, sebepsiz bulantılardan da çok sıkıldım. Kendimi bir saniye tutar mısınız diye birinin üzerine atasım var, ki yapmışlığım var. Zaman değişti.
Beni artık hiçbir şey tatmin etmiyor. Birisi içimde bir makas unutmuş da ben onla yaşamaya mahkum bırakılmışım gibi. Uzun bir mutsuzluk denizinde yüzüyorum. Çok büyük, ucu bucağı yok. Bir ihtiyacınız karşılanmadığında olduğunuz türden bir mutsuzluk.
Ekşisözlükte en sevdiğim entryi arada kaybedip kaybedip tekrar buluyorum. Bu kez buraya kopyalamak istedim ki hiç kaybolmasın sadelisu'nun müthiş eseri.
"sonra birgün, seni son gördüğüm yerde medikal açılmış, bense annesi hemşire olan bir adamla evlenme kararı almıştım. sağlık adına iyi gelişmeler. üzerimde son gördüğün t-shirt çoktan yer bezi oldu, topuklu siyah ayakkabılarımı daha o yaz, karadeniz'de bir dağın tepesinden fırlattım. amcam, iyileşti. sırası gelmemiş olan birkaç kişi öldü. sen, çoğaldın bir biçimde. demografi adına iyi gelişmeler.
ben bu süre zarfında, elimi sayısız kez bir yerlere vurmuşumdur. yollarda trafik kazaları görmüş, yanından üzülerek geçmişimdir bence. geçenlerde polisi bile aradım, o sırada çok acildi, ama şimdi unuttum sebebini. bebekleri kokladım, onlara çok şey anlattım, ve çocuklarıma. düşen çocukların yaralarına korkmadan bakmaya alıştım. hayat, bir şeyler koyuyor tabağına, istemem diyemiyorsun. yaşıyorsun ne gelirse elinden. bana zimmetli ömür işte, bir yerine bir şey olsa benden sorarlar. yalan değil, biraz yaşlandım. ölürüm biraz, dünya adına iyi gelişmeler, yükü azalır.
saçlarımı sayısız kez boyattım. yeni elbiseler aldım bir sürü, hiçbirini bir kez bile görmedin. babam odama kocaman bir bambu aldı, onunla çok dertleştim. beni dinleyen odunlar arasında en iyisi oydu, inkar edemem. hiç üzmedi beni, hiç gittiğini bilmem. sanırım, ayakların olmaması bu gibi durumlarda iyidir. hasret adına iyi bir gelişmeler, hasret sabah erken kalkmak gibidir bence, insanın erteledikçe erteleyesi gelir. hayat; 5 dk daha, hasret için -hep- çok erken.
çok bayramlar oldu bu arada, ellerini öptüm insanların boynuna sarıldım. sarılmak hala gündemdeki öne çıkan eylemimdir. eylem demişken, taksim'e gittim. defalarca konsere indiğim sokaklarında, bağırdım, yürüdüm. inananların gözlerinde, güzel bir dünya gördüm. bence, oraya düşünmeden gidilir. bilet, çok kişiliktir, kişiliklidir. yaşasın bağzı şeyler.
dua ettim çok defa, hiç pişman değilim. evimden çok uzakta, yollarca yürüyüp bulduğum camilerde. biriyle iki kişilik fotoğrafım oldu inanmazsın, hiç ummazdım kendimden bunu. evinden gidince ben, sokak lambalarının söndüğünü iddia eden bir adamla. gözlerimi kapatınca gördüğüm. karanlığı bilirim. bilirsiniz. bazen yanındayken birinin, karanlıkta kalmamak için gözlerinizi kapatırsınız. anca, öyle aydınlık olur çünkü. aşk adına iyi gelişmeler. bazı sabahlar birinin yanında uyanınca siz, fırınınızdan sıcacık ekmekler çıkar, milyonlarca. mis. tahıl piyasası adına iyi gelişmeler.
sonra, ben, birgün, unutmuştum her şeyi. hiç hatırlamadım. kendi adıma iyi gelişmeler. bence hayat, bunu herkese yapmak için fırsat kolluyor. bana inanın."
birinin görmeyeceği elbiseler almak. bu acı hissi bir tek ben hissederim sanıyordum.
Bu haftaya yaralanarak basladim. Bilgisayari kanatarak calismaya devam ettim. Yine kaldirimda agladim. Tuvalette agladim. Insan icinde hep gulumsedim. Iki toplanti yaptim. Tek basima yemek yedim bol bol, bir yandan is yaparken. Islerimi geciktirmedim. Hep oyleydi. hep oyle oldu. Bazen cok kotu haftalar geciriyorum. Sadece iki uc kisi biliyor. Onlari cok seviyorum. Neyse diyorum hep. Neyse. Kendimin disindayim gibi gulumsuyorum.
Artik bir sey istemiyorum hayattan, “belli” bir sey istiyorum.
birden her şey saçma gelmeye başladı. bir şeyler satın almak için çalışmak falan.. her şeye ne gerek var demeye başladım bu gece. üstelik demin çalışıyordum şevkle.
bir şeyi bulmak, yapmak ayrı şey, sürekliliğini sağlamak ayrı. geçmişte kolaylıkla sağlayabildiğim sürdürülebilirliklere şaşkınlıkla bakıyorum.
...ve uykumda bir yol gördüm
hiç gitmemişsin ki güya
yolun başında sen vardın
rüya içinde rüya.
Dün gece yine kaçmak istediğim rüyalardan birini gördüm. Gündüz düşlerimde kaçtıklarımdan gece kaçamamanın ağırlığı ile yüzleştiğim bu gecelerde, uç uça eklenmiş ince iplerde yürüyorum. Hiç kalmadı ilgi deliliğim, pos poh perileri zaten yok. Bu aralar çok midem bulanıyor, mideme bastırıyorum, aslında belli bir şey yok. Geçen yıl, hastalığımın geçmediğini öğrenince yaşadığım gibi değil yani hayat, belirsiz evet ama o kadar mutsuz değil. Hastalığım aynı ama ben alıştım. Önceden dünyaları yıkacağım şeye alıştım. Alıştığımı sandığım ama alışmadığım şeyler de var, bir kısım bulantım da buradan kesin.