5 Ağustos 2012 Pazar

Previously on Desperate Housewives

Bir yaz günü. Sabah kahveni alırsın ve...En sevdiğin cümleni duyarak güne başlarsın "previously on Desperate Housewives!' 2004 yılında yayın hayatına başlayan bu  müthiş diziyi, neden bu kadar geç keşfettim bilmiyorum ama bildiğim tek şey, o mahalleyi sürekli gözetleyen biri olmaktan son derece mutlu olmam! 8 sezon boyunca oynayan DH'ı çok kısa bir sürede su gibi bitirdim.



Bence diziyi klasik dizilerden farklı kılan, günlük yaşamı gösterirken hep bir gizem katması, bu büyük gizemi yan olaylarla desteklemesi, "şimdi bu olacak" diye tahmin ettiklerinizin olmaması! Şöyle bir sezonlara bakarsak ana olaylar;

1. sezon: Mary Alice'in kendini öldürmesi
2. sezon: Applewhite ailesi
3. sezon: Orson Hodge'n gelişi ve gizemleri
4.sezon: Katherine Mayfair'n sırları
5. sezon: Dave Williams
6. sezon: Mahalle katili ve yeni taşınanlar
7. sezon: Paul Young
8. sezon: Ortak cinayet

                            From left to right: Edie, Susan, Bree, Lynette, Gabriel

Dizinin bir diğer farklılığı da bölümün başında olaylara geçmeden önce anlatıcının konuyla ilgili ya geçmişi, ya da aslında dizide olmayan ama hikayeyi güzelleştirmek için onların başına gelenleri anlattığı, aynı şekilde bunları sonunda da güzel bir anlatımla bağlaması, ki izleyenler ne demek istediğimi çok iyi anlamıştır :) Her biri ayrı kitap olabilecek sezonlardı ama bana sorarsanız en heyecansız olanı sezon 7 idi. En güzel bölümlerse hep felaketlerle ilgili olanlardı, o bölümleri (Lynette ve supermarket olayı, mahalleyi vuran kasırga, mahalleye uçak düşmesi...) gözümü kırpmadan izledim diyebilirim.




 Bolca da hastanede geçen bölüm oldu ama benim mi çok ilgimi çekti bilmiyorum, ne zaman hastaneye gitseler durum ne kadar ağır olursa olsun kim veriyorsa ellerinde hep kahve. Aynı şekilde sokakta konuşuyorlar ellerinde kahve. Birbirlerine gidiyorlar ellerinde içecek. Fakat o içeceklerin bittiğini de göremedik henüz :) Bir de kulağıma takılan bir kelime var; "appreciate!" zannediyorum günlük konuşma içinde en çok kullandıkları kelimelerden biri. 


Benim favori karakterim birine bir şey içmeye gittiğinde "içecek gibi değilim" dediğinde orayı terk etmeyip içkiyi kendi bardağına koyup sohbetine devam etmek gibi anlık tepkileri olan Gabrielle Solis. Ancak bu sizi yanıltmasın, bu umursamaz görünümünün altında son derece içli ve tatlı bir insan yatıyor, ben gördüm :) Onun olduğu sahneleri iple çektim. Gabriel der ki: "Anything worth doing is hard (Yapmaya değer şeyler zordur"). Gabrielle'i özetleyen dialoglardan biri şu olabilir;
Susan: Do you understand me? (beni anlıyor musun?)
Gabriel: Yes. (Evet)
Susan: Thank you. (Tesekkürler)
Gabriel: I understand. I just dont care. (Anlıyorum. Sadece umursamıyorum.)

Bree, kuralcılığıyla, düzen merakıyla, pişirdiği harika yemekleriyle tanınan kızıl saçlımız. Onun oğlu Andrew de durur durur güzel laflar eder. Kızına ben bile gıcık oldum izlediğim yerden.

Lynette, çocuklarıyla ailesiyle haşır neşir ancak kariyerini de hep sürdürmek isteyen mücadeleci ruhlu sarışın. Bir de kontrol etme bağımlılığı var. Çocuğuna söylediği " Hate me as long as you want and when you'are done I'll be here waiting (Benden istediğin kadar nefret et, bittiğinde burda bekliyor olacağım)" hala içime dokunur. Unutmadan, Lynette bir kot pantolona pantolonun cebinde 400 dolar olsa bile 500 dolar vermezmiş, kendisi dedi :)

Susan, Belki bu söylediğim çoğu DH fanı tarafından onaylanmayacak bir şey ama Susan'ın sakarlıkları ve iyilik yapacağım diye bozdukları bana fazla geliyordu. Ancak MJ ile reçelleri duvara atarak hayata sinirlerini geçirmeye çalışmaları beni Susan'a biraz ısıttı. Kızı Julie, bu kadar mı hem akıllı hem güzel olunur. Aynı şekilde Mike ile oğulları MJ de öyle, o ne ses tonu, o ne şeker çocukluktur.

Edie, diziye renk getiren en önemli karakterlerdendi, erken vedası beni yasa boğdu diyebilirim. Katherine, rüya gibi geldi rüzgar gibi geçti denilesi bir karakter. Az göründü dizide. Mary Alice, diziyi onun sesinden dinlemek güzeldi, ilk bölümde gitmeseydi iyiydi, ama sonra birkaç kere daha gördük kendisini geriye dönüşlerde. Renee, taa 7. sezonda Edie'nin boşluğunu doldurmak için geldi ama, biz burda boşluk dolduranları sevmeyiz dostum.p Tom, Lynette ve Renee'ye ofisini dekore edip edemeyeceklerini sorduğunda "mesgulüz" diyen "ama bütçe 20bin dolar" cümlesini duyunca "sana teşekkürle mesgulüz!" diyen bir insan.

"I love you once. I love you twice. I love you more than beans and rice"  Bu dizi beni aslında olmayan olaylara ağlar hale getirdi ya, başka da bir şey demiyorum.

Sizi çok özleyeceğim Fairview sakinleri(!) :)

*all pics from web










Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...