Hep söylerim, benim için yıl ocakta değil eylülde başlar. Bu
sebeple bugün benim için yılın ikinci gününün içindeyiz. “Yeni yıla nasıl
girersen öyle geçer” sözünü hem ocakta hem de eylülde test etmiş bir insan
olarak, zannediyorum eylüle nasıl girersem öyle geçiyor benim yılım da. Eylüle özel bir ilgiyle yaklaşıp tüm pozitif enerjilerimi göndermem belki de bu
yüzden.
Bir süredir her hafta sonu bir yerlerdeyim, tatil sonrası tatil ihtiyacımı gideremediğimi görünce cuma cumartesi pazar tatilini dinlenme tatili yapıp bir yere gitmedim. Hal böyle olunca normalde hiç izlemeyeceğim türden acıklı filmlere de denk geldim. Benim gibi “her türlü acıklı filme itinayla hüngür hüngür ağlanır” tipi bir insan için bu tuzağa düşmek gibi bir şey. Senaristlerin “bu sahneyi buraya koyalım kesin çok duygusal olur” dediği sahneyi hemen algılar, filmin mantığını çözer, ağlatmak için yapmış bu kadar olmaz derim içimden, ama bu kadar mantık abidesi olduğum halde bir yandan da ağlarım. Hem mantıklı düşünür “hep oyun bunlar” derim, hem de gözlerim dolar.
Sonra bol bol bilmediğim dünyaları izledim. “Ben hiç dizi
izlemem, genelde belgesel” der gibi olacak (ki izlediğim dizileri yanyana
koysak buradan köye yol olur :D) ama arada da hayvanların dünyasını izlemek
hakikaten kafa boşaltıyor. Aranızda bal porsuğunu tanımayan var mı? Kendisi
duymasın, oldukça sinirli biri! :) Onun o umursamaz, bir sonraki adımını
düşünmeden hareket eder tavrını izlemek hobilerim arasına girdi. Mutlaka bu
hayvan hakkında biraz okumanızı tavsiye ederim, dünya görüşünüzü etkiliyor :) Aklıma gelmişken, kuş
gözlemciliği diye bir meslek var biliyor musunuz, bir de okyanus biyologluğu
var, çok güzel işler bence.
Ben aslında kahverenginin her tonunu severim. Kurumuş yaprak rengini severim. Başıma çok güneş geçmesinden hoşlanmam, Tamam tamam beyazı da severim. Yaprakların üstünden geçerken çıkan o sese artık çok yakınız. Bu sonbahar çok sert geçecek! (izlediğim dizilerin buradan köye yol olduğunu söylemiş miydim? :D)
*Adana-Gaziantep yolu, yel değirmeni gözlemciliğinde uzmanlaşıyorum.
Ben aslında kahverenginin her tonunu severim. Kurumuş yaprak rengini severim. Başıma çok güneş geçmesinden hoşlanmam, Tamam tamam beyazı da severim. Yaprakların üstünden geçerken çıkan o sese artık çok yakınız. Bu sonbahar çok sert geçecek! (izlediğim dizilerin buradan köye yol olduğunu söylemiş miydim? :D)
Herkese güzel eylüller, yepyeni mutluluklar!
GİZEM
Dün buna benzer yeni baslangic yazısı yazip eylülu severken, senin bu yazina denk gelmem ne güzel oldu! Huzurlu eyluller! :))
YanıtlaSilTesadüfün böylesi! Sana da huzurlu eylüller canımm :)
SilAynen katılıyorum,Benim için de yılbaşı eylüldür. Elinize sağlık..
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilEylülü sevmek son baharı sevmektir,Eylül huzur dolu aylarla gelir,Huzur eylül'le gelir,Huzurun geldiği yerden mutlulukta gelir.O halde ne diyelim güzel mutlu senelere :)
YanıtlaSilNe güzel yazmıssınız, aynen katılıyorum...
Sil