25 Şubat 2012 Cumartesi

Şu çılgın Eurovisionlar / These crazy Eurovisions

Merhaba her biri renkli kurdelelerle bağlanmış hediye paketleri kadar tatlı okuyucular!

Eurovision hakkında görüşlerimi belirterek başlayayım yazıya. Aslında bu benim genel hayat görüşüm yaptığım bir şey, tek konuya özgü değil. Eğer daha iyisini yapamıyorsan, denemediysen, o durumda değilsen hemen "aa olmamış buu" diye çığlık atılmaması gerektiğini savunan bir yapıya sahibim. Tabii itiraf edeyim, kişiyi genel olarak beğeniyorsam yaptıklarını genellikle beğenirim, böyle bir durum da var. Neyse, ben Eurovision'ı izlemeye orta ikideyken başladım, zaten o sene de Sertab Erener kazanmıştı. O zamanlar kayıt cihazlarından ve internetten uzak minik bir çocuk olmamdan dolayı, her klip çıktığında televizyona zincirlenmekten başka çarem kalmamıştı, zira o danslara, o kıyafetlere vurulmuştum. Ben bin beşyüz kere izlediğim için hala aklımda ama, hatırlayalım mı?
*Sertab Erener's Eurovision song in 2003
"Eurovision'ı bizden başka kimse ciddiye almıyor"culardan da olmadım, büyüdükçe yine de izlemeye devam ettim. Bir de böyle durumlarda orda performans sergileyen insandan bile heyecanlı olduğumu kendi kendime gözlemledim. Gördüğünüz gibi kendime deney maddesi gibi davranmaktan da çekinmiyorum, bir kere de insanların bir şeye alışma sürecinin 23 güne yakın olduğunu okuyup kendiminkinin 54 gün olduğunu gözlemlemiştim. (Gerçek bir konudan konuya atlama uzmanıyım)

Efendim aslında bu yazıyı yazmamdaki sebep, bu yılki Eurovision şarkımızı sürekli arka planda çalmamdır, ayrıca ilk dinleyişimden itibaren beynimde çalmaya başladı. Bir insan düşünün ki rapor yazarken, arada kendi kendine gizemli bir hava verip "pirates, high seas, cautions, cannons and potions"diye tekrarlıyor!


*Can Bonomo's Eurovision song in 2012

Neden bilmiyorum şarkıyı dinlerken benim gözümün önüne ordan oraya zıplayan su yeşili asimetrik kıyafetler giymiş kızların arkasında bir kayada oturan mavi pullu bir deniz kızı geliyor. Kızın yanında bir cadı dumanlar çıkararak kazan karıştırıyor. Şarkının arasında tempo arttığında şapkasını şarkıcımıza atıyor. Dumanlar etrafı sarıyor, şarkıcımız tekneden atlıyor. Bunlar hep kahve kafası, başka bir şey değil :)

Kendi hayatımızdaki yarışlara odaklanacağımız yeni bir hafta gelmeden önce herkese kendi hikayesinin deniz kızı olabilme ve birilerinin dört bir yandan çekiştirdiği kendi ruhumuzu başkalarının ellerinden çekip alabilme olanağı  diliyorum..

XOXO
Gizem.


10 yorum:

  1. Sertap Erener i hatırlatman grçekten çok iyi oldu şimdi daha iyi farkettim ki Can Bonomo nun bu şarkısı Eurovision şarkısı olmasından öte sanki bir çizgi film uyarlaması sinema filmi müziği gibi değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben kafamda sinemasını yaptım aslında ama Eurovision için de uygun bence, akılda kalıyor, müzikleri hep aynı gitmiyor.

      Sil
  2. Çok Balkan havası var ama maalesef Eurovision da çok görüldü..

    denizsaatcioglu.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba! Doğru ama müzik tek tip değil, bir de benim temponun hep aynı gitmemesi hoşuma gitti, iyi bir koreografi ile başarılı olabilir :)

      Sil
  3. Hehe, I agree. Eurovision is only reconized here in Europe.

    Followed the blog, hope you don’t mind. And who knows, maybe you’ll visit me someday too.

    thebookness.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hello! What i mean is, Eurovision is not only recognized in Turkey but it is also watched and known by the Europe..

      I'm glad that you followed, i will be happy to visit yours :)

      Sil
  4. kaç konudan bahseden bir yazı bu=) bol şans bize eurovision'da ama olmasa da olur...=)

    YanıtlaSil
  5. ne guzel fotolar ,içim acıldı =)

    http://rainbowgatherer.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. zannediyorum bir üstteki posta yazıldı bu yorum yanlşlıkla buraya geldi ama olsun haha :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...